DENİZ ESİN
2010'dan bu yana Marjinalli

Sınırları içinde sekiz yıldır bulunduğum Marjinal’in kelime anlamı bu süre zarfında pek çok kez değişti. Kimi zaman kürsülerden haykırılan “bir avuç marjinal çapulcu” açıklamalarını bıyık altından gülerek dinledik, kimi zaman ise olup bitenlere hayret edip “hani biz marjinaldik” dedik. Toplum nezdinde evrilen kelime anlamı son dönemde akıllarda negatif bir algı uyandırsa da, biz Marjinal topraklarında hep bazı insani değerlerimize, önceliklerimize ve kurallarımıza sahip çıkmayı başardık, kendi doğrularımız için geri adım atmadan savaştık.

Dürüstlüğü, etik değerleri, sosyal sorumluluğu, işini doğru yapmayı, iş ortakları için güvenilir ve dürüst bir kaynak olmayı, doğru bildiğimizi savunmayı, yanlış gördüğümüzü değiştirmek için çabalamayı elden bırakmadık. Attığımız her adımda toplumsal faydayı gözetmek adına demokrasiye, kişisel hak ve özgürlüklere, barışa ve erdeme öncelik verdik. Dünyanın her geçen gün madden ve manen kirlendiği bir döneme denk gelen kısacık ömürlerimizde, yaratabileceğimiz her faydayı sıkı sıkı tuttuk, bırakmadık.

Bizim bu “tutunma” çabamıza ortak olamayanlar, Marjinal kültürü içinde çok yaşayamıyor. Değerlerimiz ağır, zor ya da imkansız geliyor. Marjinal kültürü, aklı, yüreği kara herkesi ve her şeyi bir biçimde eliyor. İşte bu yüzden bence Marjinal kültürü, akşam yatağa yattığında rahatça uykuya dalabilen ve -ne yazık ki- az sayıda kalan bir avuç insanın sıkıca tutunduğu koca bir çınar gibi hayatımızda kökleniyor.

Ve biz bir avuç Marjinal, her gün sekiz ayrı kanalda aynı anda yayına başlayan birbirinden çirkin evlilik programlarına inat, tüm yayın listelerinin en son sırasında, az ama öz insan tarafından izlenen bir belgesel dizinin ekibi gibi, her gün bir umutla, çalışmaya, üretmeye, savunmaya devam ediyoruz.